30 Kasım 2008 Pazar

özlem, kavuşulduğunda güzelleşen bir duygudur

Müzoşumla dedişim geldiii!!!
Babaannemle dedemi ramazandan beri görmüyordum. Şimdi havalar soğuduğu ve trakyaya kar yağmak üzere olduğu için neredeyse silah zoruyla dedemi kandırıp bizimkileri İstanbul' a getirtmeyi başardık mutluyuz=).
Bugün babam gitti aldı geldi onları. Aslında ben de gidecektim ama babam uyandırmamış beni, diğer taraftan da büyük anneannemin vefatından bir yıl geçti, mevlüt vardı ben de orda bulunmak istiyordum; fakat yine uyuyor olduğum için annem de bensiz gitti. Kısacası sabah bir kalktım ve- yalnızlar rıhtımına hoşgeldiniz!!=)
Her neyse yarın müzeyyenle ilk gezmelerimize başlayacağız. Kuaföre gidip saçımı kestiriceğiz, hala çelişiyorum kendimle fena şeyler yaptırıp gelebilirim saçlarıma ama cesaret edemiyorum pek.=)

23 Kasım 2008 Pazar

lazy sunday dedikleri bu olsa gerek!

Geçen iki kış boyunca öss ye gireceğiz güzel puanlar yapacağız aşkıyla cumartesi-pazar nedir ne değildir unutmuşken şu anda "pazar keyfi" nin doruklarındayım. Gerçekten de sonbahardan kışa geçiş dönemi olan yılın bu zamanlarında bütün gün evde oturduğum ve ev keyfi yaptığım en son zamanı hatırlamıyorum bile. Tamam öss bittikten sonra bütün yaz boştum, okulum açılınca da haftasonlarım tamamen bana aitti ama işte hiç bugünkü gibi değillerdi.=)
Dün gece disko kralı izlemenin de verdiği uykusuzlukla öğlene doğru hiç bir alarm ya da uyandırma olmadan uyandım. Uyanır uyanmaz ders kitabı aramak zorunda da değildim, sınavlar daha yeni bitmişti ve çalışmam gereken hiç bir şey yoktu. Odamdan çıktığımdaysa hazır bir kahvaltı sofrası görmek, işte "pazar" dedirtti cidden=). (Nasıl bir diyet yaparsak yapalım, nasıl bir beslenme şeklimiz varsa, kahvaltı bu beslenmenin en güçlü parçası olmalıdır.)
Sonrasında yaklaşık bir saat süren battaniye altı gazete-çay ve arka fonda Ender Saraç'ın programını dinlemek ise içimde tarifi zor duygular yaşamama sebep oldu=) Pazar günleri sadece magazin programları yokmuş efendim, gayet enteresan şeyler de izleyebiliyormuş insan bunu gördüm. Örneğin Ender Saraç'ın programından sonraki "pack shot" isimli büyük ihtimalle çok çok az kişi tarafından izleniliyor olan program çok basit fakat eğlenceli bir izlenmelikti.
Şu anda ise mtv' nin "rock feat. aşk" ve dreamtv' nin "coldplay" haftasonu konseptleriyle bambaşka boyutlarda yaşamaktayım. Biliyorum ki bir çok insan ne kadar sıkıcı bulur şu anımı, büyük ihtimalle haftaiçi meltemi de manyak mıyım lan ben diyecek bir kaç gün sonra ama olsun;
hava hep soğuk olsun, elma desenli kupama hep çay dolsun, üşüyen ayaklarımla sıcak su torbası hiç ayrılmasın, kulaklarımdan da coldplay eksik olmasın, her gün pazar olsun!

21 Kasım 2008 Cuma

and the freedom comes back!

bitti vizeler bittiiii!!!!
toplamda 10 sınav olmak suretiyle iki hafta boyunca haftaiçi her gün bir sınava girmiş olan bünye hala şokta=)
fakat o bünye şimdi bir şeyin farkında ki, ayacıklarını uzatıp film izlemek/kitap okumak/bir şeylerle uğraşmak güzel keyiflermiş!=) Ve tabii ki şimdi zaman keyif yapma zamanı!
*bir de bölümümü sevdiğimi insanlara bölümümü anlatırken farkettim evet cidden keyif alıyorum okuduğum derslerden.

16 Kasım 2008 Pazar

matematiğin iktisadi tarihimsi muhasebesi

Şu an aslında deli gibi ders çalışıyor olmam lazım ama, bir insanın hiç mi içinden gelmez çalışmak ya:/
Şunu yapayım da sonra otururum derse, ay bu vardı şuna da bakayım bahaneler bahanelerrr...
Bölümümü seviyorum aslında ama "napıyorum burda ben?" sorusunu çok fazla sormaya başladım. Adaptasyon döneminde olduğum bir gerçek ama hala "ait" hissetmemek canımı sıkıyor. Üst sınıflar bu yılki dersler temel dersler olduğu için sıkılıyorsunuz asıl dersler 2. sınıftan sonra deseler de soru kafamdan çıkmıyor. Bölümümü değiştirebilme fırsatı yaratmak için notlarımı çıkarabildiğim kadar yükseğe çıkarmalıyım ama ders çalışmak da istemiyorum.
Çok saçma bir uygulama ama, bölümünü sevmeyip değiştirmek isteyen insan nasıl asılsın sevmediği derslere? Notlarını yüksek tutması için öncelikle derslerini sevmesi gerekmez mi?
Ders çalışmam lazım, cidden.

15 Kasım 2008 Cumartesi

zayıflıyorum part 1: nasıl başladı bu iş?

Önce şu "kilo verme" kararıma bir gireyim. Öyle "hadi pazartesi sıkı diyete başlıyorum!" deyip de salı gününe kadar ömrü olacak bir şey değil bu sefer=) Öyle ani bir karar vermedim, yeni düzen, yeni alışkanlıklar yarattı ve sanki birazcık zayıflamaya başlamışım gibi geldi, ondan sonra madem her şey yeni ve madem "oluyo sanki", hadi dedim hedef koyayım kendime, o şekilde başladım. Tabi markete gidildi, diyet bisküviler light sütler alındı=) İlk hedef eski kot pantolonumdu. Geçenlerde dolabımı elden geçirdim, baya da şey attım-bu arada herkesin yılda bir kere yapması gereken bir şeymiş, neyinize gerçekten ihtiyacınız yok ve neye ihtiyacınız var sıkı bir eleme oluyor. Bu eleme sırasında o güzel kotun artık bana olmadığını farkettim=) böylece ilk hedef onun içine sığabilmek oldu. Bu diyetimsi olan ama aslında diyet değil de, yağlı-tuzlu-unlu-şekerli şeyleri artık vücuduma sokmama uygulamasına başlayalı yaklaşık bir ay geçtikten sonra kotla göz göze geldik. Vee bu hafta itibariyle ilk hedefime ulaşmış oldum=) bir şeyleri başarmış olma duygusu feci güzel! Ayrıca tam "cidden zayıflayabilir miyim acaba?" diye sormaya başladığım zaman bunun olması da motivasyonumu ciddi şekilde yukarı çıkarttı. Şu an kendime inancım tam ve gayet güzel gidiyorum. Bu hafta bütün sınavlarım bittikten sonra annemle birlikte spora da başlıyoruz. Eve yakın bir spor salonu bulduk, indirimimizi bile yaptırdık, fitness yetmedi pilates programı da aldık kimse beni tutamaz artık=))

14 Kasım 2008 Cuma

nekibuki?

İki haftalık vize haftalarımı yarıladığımın verdiği bir rahatlamayla "haydi bakalım" diyip blogumuzu açmış bulunuyoruz. İçeriğinin ne olacağını ben de bilmiyorum artık her şey parmaklarımın ucunda =). Son bir sene içinde okulumdan hak ehliyetimi kullanabilmeme-ki buna bazı çevreler reşit olmak da diyor- çok fazla şey değişti. Belki de bu blog benim de ne kadar değişiklik yaşadığımı serip görmeme yardımcı olur. Bir de kilo vermeyi bu sefer gerçekten kafama taktım, bu konuda da ilerlediğimi görebilirim. Şimdilik kendi kendime yazıyor gibi görünüyorum bakalım, umarım takip eden olur şayet paylaşmak güzeldir=)

Merhaba Mahiyetinde

meltem deniz insanının blogudur efendim burası, bu da kendisinin ilk yazısıdır!